Yürüdükçe Özgürleşelim...
Nisan-2016
Doğa yürüyüşleri insanların zihnini yatıştırırken aynı zamanda zihin sağlığını da iyileştirebiliyor. Araştırmalar da şehirde yaşayan kişilerin zihinlerini en kolay ve hızlı olarak doğa yürüyüşlerinin sakinleştirdiğini kanıtlıyor. Yine araştırmalarda yapılan anketler; sakin yeşillik bir alanda yürüyüş yapanların ruhsal sağlıklarında hissedilebilir ölçüde bir gelişme olduğunu ortaya koyuyor. Gürültülü ve yoğun yollarda yürüyenlerin ise zihinlerinin sakinleşmediğini kanıtlıyor. Gerek araştırmalar, gerekse hissettiklerimize bakınca, doğanın ruh hali üzerine olan etkisinin beynin çalışma şekliyle alakalı olduğunu düşünmeden edemiyoruz!
Bir insana verilen en büyük özgürlük aracı ayaklarımız ve doğal olarak yürüyebiliyor olmamız değil midir? Açıkça ifade ediyorum ki benim en büyük özgürlük aracım ayaklarım! Kalbim için, beynim için, ruhum için özgürlük aracım olan ayaklarımı acımasızca kullanmayı çok seviyorum! Gerek ruhen gerek bedenen sağlıklı olmak için yürüyorum! İş stresini atmak için yürüyorum. Okuduğumuzda anlamakta zorlandığımız, hatta anlayamadığımız felaket, insanlık dışı haberlerin etkisinden kurtulmak için yürüyorum. Üzerimdeki negatif enerjiyi atıp, her daim pozitif düşünebilmek için yürüyorum. İçime sebepsiz sıkıntılar çöktüğünde, içimde kopan fırtınalar dinsin istediğimde yürüyorum. Yaralarımı sarmak için, tahammül seviyemi yükseltebilmek için yürüyorum. Hatırlamak için, unutmak için yürüyorum. Kendimle yalnız kalıp, yüzleşmek istediğimde yürüyorum. Hayal kurmak için yürüyorum. Arınmak için, yenilenmek için yürüyorum. Hayatın zorluklarına göğüs gerebilmek için yürüyorum. Herkesten ve her şeyden kaçmak istediğim zaman yürüyorum. Depresyona girmemek, kendimi iyileştirmek için yürüyorum. Yoğun ve stresli geçen günlerde birilerine öfkeleniyorsam kendimi daha da zorluyorum! Her zamankinden daha uzun, daha performanslı yürüyorum! Böylece kendi bedenimi biraz daha güçlendirmiş oluyorum! Yürümek bana temiz, sakin bir kafa ve dinç bir vücut olarak dönüyor!
Ülke gündemindeki bunca olumsuzluklara karşın olumlu gelişmeleri görmek için yürüyorum!
Gerek bankacılık, gerekse yazarlık kariyerimde yeni fikirler, projeler üretebilmek için yürüyorum. Yazılarımın ana karakterleriyle yapacağım görüşmelerin detaylarını düşünmek için yürüyorum. Bir şeyler yazamadığım, tıkandığımı hissettiğim an yürüyorum. Bazen de tamamen sebepsiz yürüyorum! Sadece başımı kaldırıp uçsuz bucaksız gökyüzüne bakmak, göğün mavisindeki ferahlığı görmek ve mavinin derinliklerinde kaybolmak için yürüyorum!Geceleri ise yıldızları sayıp, ayı takip edercesine hızlı adımlarla yürüyorum. Bazen de gökyüzündeki farklı şekillerde, farklı büyüklüklerdeki bulutları düşüncelerime benzetip, şekillendirip netleştiriyor kararlar alıyorum. Bu irili ufaklı bulutlar nasıl bir yerlerden çıkıp geldi ise sonra da uzaklaşıp gidiveriyorlar… Aynen bazı düşüncelerimiz gibi! ‘İnsanlar gökyüzüne bakmayı unuttu mu yeryüzünde hayat çekilmez olmuştur’ diyor Nüzhet Erman! Siz ne dersiniz şairler doğru söylemiyor mu?
Tenime dokunuşu ve yönüyle bana mevsimlerin geçiş ayrımını net olarak bildiren rüzgârı hissederek, havayı içime çekerek yürüyorum. Etrafımdaki ağaçları, çiçekleri, kuşları… Doğayı bütün hücrelerimle hissederek yürüyorum! Zaman zaman kendimi bir resim tablosu içinde hayal ediyorum… Yada çizgi filmlerde olur ya; Bahar mevsiminde doğa hareketlenmeye başlamıştır, rengarenk cıvıl cıvıl bir ortam… Etrafımda koşuşturan çocuklar, uçuşan kelebekler, kuşlar… Doğa uyanmış, bahar tüm güzelliği ve cıvıltısıyla gelmiştir! Adeta bu tabloların içinde geziniyormuşum gibi!
Sadece güzel güneşli bahar günlerinde değil yağmurda, karda, kışta yürümeyi de çok seviyorum! Her havanın ayrı bir lezzeti var! Ve bu lezzetlerden vazgeçemiyorum! Bahar yürüyüşlerinin ayrı bir tadı olsa da bembeyaz karla kaplı sokaklarda yürümekten de inanılmaz keyif alıp, enerji doluyorum! Doğayla bütünleşmeyi çok ama çok seviyorum! Çekmeköy - Taşdelen ormanlarına yakın olmama karşın maalesef ormanda yürüyemiyorum! Ama ormana yakın korunaklı bir site içerisinde istediğim saat aralığında yürüyebiliyorum. Site etrafı 2km, en az 5 tur yapıyorum. Bu turlarım zaman zaman yürüyüş, zaman zaman bisiklet oluyor. Koşmak ise yok denecek kadar az… Ama bugünlerde yavaş yavaş koşmaya da başladım! Grup olarak yürüdüğümüzde ise Çekmeköy ormanlarının içine dalmasına bayılıyorum! Son yıllarda İstanbul’da açık hava sporları oldukça revaçta, birçok parkur alternatifleri var… Bunlardan Belgrad Ormanları olmazsa olmazlarımdan, inanılmaz severim! Ruhumu, bedenimi, kalemimi de besler ayrıca! Belgrad ormanları kalemi nasıl besliyor derseniz; ‘İstanbul’a ışık taşımış kayıp bir demiryolu!’ başlıklı yazımı okumanızı öneririm… Belgrad Ormanları gizli hazineler barındırıyor adeta!
İstanbul’u yürüyerek keşfetmeye bayıldığımı ise ifade etmeme gerek yok sanırım! Adım adım Tarihi Yarımada, Fener-Balat sahili, Beyoğlu-Galata-Karaköy, Yıldız Parkı… Ve İstanbul’u yürüyerek keşfetmeye de devam etmek istiyorum! Tabi daha güvenli bir ortamda! Bombalara denk gelir miyiz korkusu olmadan!
Yaşam zaten sıkıntılı, bu sıkıntının üstesinden gelmeyi beklenti haline getiriyoruz. Farklı bir deyişle gerek iş ortamlarımız, gerek aile, gerekse özel yaşantımızda daha güçlü olup, uzun süre ayakta kalabilmek için az buz sayılamayacak bir enerjiye ihtiyacımız var. Bir yerlerden o enerjiyi bulmak zorundayız değil mi? Vücudumuzun gücü dışında bu enerjiyi nereden bulabiliriz ki?
Kendi adıma söyleyecek olursam, vücut gücümü arttırmak ve daha geniş çaplı bir yaratıcılığa yönelmek için yine bu enerjiyi kendi vücudumdan üretiyorum! Enerjiyi açığa çıkarmak için verilen uğraşın da çok değerli olduğuna inanıyorum! En azından vücut enerjimizi arttırmaya çalışmak hiç çalışmamaktan daha iyidir diyorum! Türkiye’nin içimizi acıtan bu gündemlerinde, iş yoğunluğunuz ve hayatın zorluklarıyla başa çıkma yöntemleriniz nedir bilmiyorum ama ben böyle rahatlıyor ve bolca yazmaya çalışıyorum! En mükemmel fikirleri, farklılıkları işte tamda bu yürüyüşlerim esnasında yakalıyorum. Yürürken her şeye tepeden bakabiliyor ve en etkili kararlarımı alabiliyorum. Bunun yanı sıra kendimi eleştirebiliyor, hatalarımı sakin kafayla yakalıyorum. Negatif bir ruh halinden pozitif bir ruh haline döndüğümü hissedebildiğim gibi eve geldiğim an ailem de bunu bizzat hissediyor!
Yürümek, bisiklet sürmek, yüzmek, az da olsa koşmak bugüne kadar olan yaşantımda, sonradan geliştirdiğim birçok yeteneğim arasında en fazla işime yarayanı! Ve benim için çok büyük anlamları var! Bu sayede bedenim ve ruhumun çok daha iyi yönde geliştiğini söyleyebilirim. Disiplin, sabır ve güçlü bir bünye benim eskiden beri sahip olduğum yegane şeyler. Dahası hayatımda sporun olması gerek iş, gerek aile, gerek özel, gerekse yazılarımdaki başarıyı az ya da çok ama mutlaka etkiliyor. En büyük dengeleyicim spor! Kendimi nispeten hassas bir dengede tutmaya çalışıyorum. Yürümeseydim, bisiklet sürmeseydim, pilates yapmasaydım, yüzmeseydim yoğun iş ve hayat koşturmasının içerisinde yazamazdım! Gün içindeki o hengamede kendimle yalnız kalamazdım!
Yürüme özelinde devam edecek olursak; İşin, günün, gündemin, trafiğin aklınıza gelebilecek tüm kargaşaların yorgunluğunu, stresini kimseye yansıtmadan yürüyelim! Yürümek bana İnanılmaz iyi geliyor! Daha enerjik, daha üretken, daha uyumlu, daha sabırlı ve daha tahammüllü biri oluyorum. Yürüdükçe, adım attıkça tüm stresimi yorgunluğumu atıp pozitif enerji yaymaya başlıyorum!
Bu yoğun tempolarımız arasında yürümenin çok büyük avantajları da var! Yürüyüş için kalkıp özellikle bir yere gitmemiz gerekmez… Özel gereçlere, ekipmana, oyun arkadaşına da ihtiyaç da yoktur. Yürüyüşe uygun bir ayakkabıyla aklımıza estiğinde, gönlümüzce yürüyebiliriz. Ben yürürken muhabbet yapabilenlerden değilim, konuşmayı değil susmayı seviyorum! Yürüdüğüm anlar kendimle baş başa kaldığım çok özel anlardır! Yalnızca çevremdeki manzarayı izleyip, kendimi bulmam yeterli! İşte bu anlar hiçbir şeyle değiştirilmeyecek seviyede değerli zaman dilimleri benim için! Tek başına zaman geçirmekten keyif alan bir karakterim var. O yüzden saatlerce yürüsem o süre boyunca kendime ait bir sessizlik zamanına sahip olabilmek, ruh sağlığım açısından önemli bir anlam taşıyor benim için! Yürümeyi, pilates yapmayı, bisiklet sürmeyi, yüzmeyi özlüyorum!
Hafta sonları o günkü ruh halime göre bugün delice yürümek ve pilates yapmak istiyorum diye uyanabiliyorum! Tüm günümü spora verebildiğim günler mutluluğuma diyecek yok! Yürüyerek, bisiklet sürerek arındığımı hissediyorum! Zihnim giderek netleşiyor, berraklaşıyor. Özellikle yürürken kafamda yazılar yazıyor, yazılarımın konusu olan kişilerle söyleşilerimi yapıyorum. Ben kendim için, sağlığım için, beden ve ruh yaşımın genç kalması için yürüyorum. Dolaylı olarak sevdiklerimle daha uzun bir ömür geçirmek için yürüyorum. Yürüdükçe kendimi hafiflemiş ve özgür hissediyorum! Spordan aldığım keyfin yanı sıra hiç tembellik etmeden bu disiplini sürdürünce ödülünü çok üst düzeyde alabiliyorum! Sonuç da bünyem sağlıklı hale geliyor, sağlamlaşıyor ve yaşlanmada bir ölçüde azalıyordu sanırım. Kendi üretimim, yaratıcılığım için sessizlik içerisinde saatlerce yürümeye devam ediyorum! Bu inanılmaz bir motivasyon gerçekten!
Yürüyüşlerimde bir adım, bir adım daha ilerlerken kendime odaklanıyorum. Fakat bunu yaparken aynı zamanda mümkün olduğunca uzun menzilli düşünüp, mümkün olduğunca uzaklardaki manzarayı görmeye çalışıyorum. Sonrasında ise önümdeki sorunlara, işlere bakarak hepsini gücüm yettiğince tek tek halledebiliyorum!
Yaş ilerledikçe vücut gücünün günden güne azalması kaçınılmaz! Bilinçli olarak bir şeyler yapmadıkça doğal olarak kaslar güçten düşer, kemikler zayıflar! Bu durumda ne yapmalıyız? Spora devam etmeliyiz! Spor hayatımızın ayrılmaz parçası olmalı!
Yürümek, koşmak, bisiklet sürmek bizlere iyi gelecek dostlar! Ben kendi hedeflerime doğru yürümeyi, koşmayı sürdürüyorum!
Herkesin kendi sınırları içerisinde az ya da çok içindeki enerjiyi yakarak yol alması gerektiğine hep inanmışımdır! Sizlerde yeter ki yürüyün… Yürüyüş sebepleriniz kendiliğinden oluşup sizi takip edecek!
Bedeninizi besleyin...
Ruhunuzu besleyin...
Aklınızı besleyin...
Tarzınızı besleyin deyip sevgiyle ve sağlıkla kalın diyorum :)
Yorumlar