Gez, Gör, Keşfet, Paylaş!
Ocak-2014
Yazılarım konusunda kesin bir çerçevem yoktur. Beni etkileyen her konuda yazabilirim. Kanal İstanbul’daki köşem bildiğiniz üzere gezi konulu. Ancak gündemden etkilenmemek mümkün olmadığı için Gezi Parkı’na bağlı olarak araya birkaç yazı aldım. ‘Gezelim Görelim’ konulu yazılarıma dönecek olursak, hayat gezince, okuyup araştırınca daha bir güzel değil mi? Gezmek bizleri hayata bağlayan, enerjimizi arttıran olmazsa olmaz bir aktivite ve sonsuz bir özgürlük! Peki, gezmek bir anlamda da ciddi bir sorumluluk diyebilir miyiz? Okumak, öğrenmek, sıcak soğuk demeden keşfetmeye devam etmek… Zaman zaman zor koşullara uyum sağlamak…Yürümek, tırmanmak, kontrollü olmak, gerektiği durumlarda önlem almak, öngörülü olmak!
Dediğim gibi; gezmek özgürlüktür! Ama bunun yanında sorumluluk da gerektirir. Biraz ön araştırma, belki fiziksel ve ruhsal hazırlanma… Ve tabii en temel taşlarından biri de maddi kısım! Maddi kısım da tamam ise geriye bir özgür ruhumuzu alıp yola koyulmak kalıyor, değil mi? Çok hızlı değişimlerin yaşandığı yeni bir çağdayız! Yaşamın her anını etkileyen bir koşuşturma içerisindeyiz! Her işin, her insanın, her sokağın, her mahallenin bir koşuşturması var. Ve bunların hepsinin kendi alanlarında değerlendirilmesi söz konusu tüm bunları da göz önüne alınca kimsenin aynı rutin içerisinde yaşaması söz konusu olmamalı.
Gezmek, görmek gerçekten şart! Hayatımızın rutinleşmemesi için sürekli bir şeyleri değiştirmek lazım! Standartlarını, kalıplarını kırıp atmalı! Hayatı bir tiyatro sahnesi olarak düşünürsek; Sahnenin, dekorun, konuların, oyuncuların sürekli değişmesi lazım!
Hayatımızda bir temel sorumluluk alanlarımız var, bir de sosyal! Temel sorumluluklarımız iş, okul, aile ve yatırımlarımız! Hepsini akıllıca idare etmemiz gerekiyor. Bu düzeni mümkün olduğunca bozmadan hayatımızı devam ettirmek durumundayız! Bir de bunların yanında devam eden ve sürekli değişken olan sosyal etkinliklerimiz, keyif aldığımız aktivitelerimiz var. İnsanlarla, müzikle, gezip görmeyle, okuyup araştırmayla, yemekle, dansla, doğayla Başka başka tecrübeler ile paralel götürmemiz gereken bir hayat!Yaşamımızın en esaslı amacı öğrenmek değil mi? Temel sorumluluklarımız yanında, sosyal yönlerimizi, sosyal sorumluluklarımızı unutmamalı, paralel götürebilmeliyiz!
Gezip görmek için ön hazırlık yapılmalı dedim yazımın ilk satırlarında. Ancak gezmelerde çoğu zaman büyütülecek, sıkıntıya neden olacak, enerji gerektiren bir ön hazırlığa gerek yoktur. Biraz araştırma, birkaç saat okuma ve en önemlisi özgür ruh! Böylesi durumlarda ise çantaya ilk atılacaklar; Bir kitap, fotoğraf makinesi ve artık yanımızdan ayırmadığımız her an online olmamızı sağlayan diğer teknolojik aletlerimiz! :) Mevsim yaz ise eklenebilecekler bir güneş kremi, bir havlu :)
Ve her seferinde görmediğimiz yeni yeni yerleri keşfetmeliyiz. Özellikle benim gibi fotoğraf ve yazmaya meraklı iseniz ayda bir iki gün kaçmak lazım. İnsanı inanılmaz yeniliyor ve besliyor! Gezerken kendimizi bulunduğumuz yere, gördüklerimize, yaşanmışlıklara, orada yaşayan halk ile iletişime… Özetle sadece ama sadece o ana bırakmalıyız. İş, aile, arkadaş, her ne olursa olsun bu sıkıntıların çok uzakta kaldığını göreceğiz.
İnsanlar uzun yıllar yoğun çalışıp, kariyer peşinde başarıdan başarıya koşsa dahi yaş ilerlediğinde nelerden pişman oluyor biliyor musunuz? Ne kariyer, ne daha çok para, ne başarı! Daha fazla okuyamamak, daha fazla gezememek... Yeteri kadar değişik tecrübe elde edememekten yakınıyorlar. Bizler yol yakınken geri dönelim mi? :) Temel sorumluluklarımıza paralel olarak, sosyal yolumuzu da hayatımızın bir parçası yapalım… Gezerek, görerek, okuyarak, araştırarak, paylaşarak hayatın keyfini çıkaralım!
Ama her zaman önereceğim şudur ki; Önce yaşadığımız kent! Ve devamında tüm Türkiye! Tabii imkanlar dahilinde yurtdışı! Farklı dinler, farklı mekanlar, farklı yaşam biçimleri, yaşanmışlıklar… Hele ki İstanbul olmazsa olmaz! Sokak sokak, adım adım İstanbul gezilmeli, görülmeli! Neredeyse tüm Avrupa’yı gezip görmüş olan arkadaşlarıma tekrar hatırlatmak isterim, adım adım İstanbul`u gezmeye başladınız mı? :)
Yazardan Not1: İstanbul fotoğrafı Ressam Bülent Kılıç`a ait yağlı boya tablosudur. Tablo fotoğrafı GalataSanat`a aittir. http://www.galataart.com/
Yazardan Not2: İşlerin çok yoğun olduğu dönemlerde yıllar önce yazdığım yazıdır... Tekrar ele alacağım... Önemli bir yazı :)
Yorumlar