Efsanevi Bir Aşk: Beyazgül
Mart-2015
Sahnesi eski İstanbul olan masalsı ama bir o kadar da acı bir hikaye! Çerkez bir kız ile Hollandalı büyükelçi! Diplomatik kurallar gereği, aşklarını gizlice yaşadıkları büyülü bir saray! Pera’daki Hollanda Sarayı’nda 1700`lü yıllarda yaşanan efsanevi bir aşk! Osmanlı Haremi’nden Hollanda Sarayı’na savrulan Çerkez kızının olağanüstü aşk hikâyesi!
Hollanda Elçisi Cornelis Calkoen 1727 yılında İstanbul’a gelir. Otuz yaşında bir genç olan Calkoen, ülkenin soylu ve varlıklı bir ailesinin hukuk okumuş oğludur. İstanbul ise masalsı bir aşkı yaşayacağı ilk diplomatik görev yeridir. Calkoen, bu büyüleyici şehirde hayatının en renkli zamanını geçireceğini, dillere destan ama bir o kadar da acı bir aşk hikâyesinin başrolünde olacağını bilemezdi elbet! Kendi bahçesinde katmerli beyaz sümbüller yetiştirecek, İstanbul’da yaşayan Flaman Ressam Van Mour’a Padişahı, saray ve kent halklarını ayrı ayrı betimleyen birçok tablo ısmarlayacak, en önemlisi aşık olacaktı! Bu olağanüstü gerçek aşk hikâyesi ise tarihe geçecekti!
Osmanlı Devleti’nin Lale Devri dönemleri… İstanbul tüm renkleriyle, tüm çekiciliğiyle Cornelis Calkoen’e kucak açmıştı. Ve tabi ki yüzyıllardır anlatılan masalsı aşk hikâyesinin kahramanı olan Beyazgül’e! Rivayetlere göre Cornelis Calkoen, Topkapı Sarayı’nda Sultan III. Ahmed’in davetlerinden birinde Çerkez güzeli Beyazgül ile tanışır. Saray’ın cariyelerinden biri olan Beyazgül ve Calkoen ilk görüşte birbirlerine aşık olurlar. Padişaha yakınlığıyla bilinen Calkoen’e gönlünü kaptıran Beyazgül, bu imkansız aşkla beraber umutsuzluğa düşer ve Saray’dan azad edilir. Bir konakta hizmetçi olarak çalışmaya başlar. Yıllar sonra bu konakta Calkoen ile karşılaşınca aşk yeniden alevlenir. Calkoen’in hayatının dönüm noktası, Çerkez güzeli Beyazgül ile tanışması ve ardından yüzyıllarca anlatılacak olan bu efsanevi aşk olur. Cariye olan ve sonradan azad edildiği söylenen Beyazgül ile Cornelis Calkoen’in Hollanda Sarayı’nda uzun yıllar büyük aşk yaşadığı söylenir. Ancak bu konudaki bilgiler hep buhuludur. Cariye ve elçi! Ayrı dünyaların insanları! Konumları gereği hep gizli tutulması gereken bir aşk!
Beyazgül kimdir? Nasıl ve nerede görüşmüşlerdir? Onun azad edilmiş bir köle olduğu kanısı yaygındır. Çerkes olduğundan söz edilmesi ise güzelliğine işaret etmek için olabilir. Onu kim nereden almış, kim azad etmişti? Elçinin sarayına nasıl girmişti? Bunlar kesin olarak bilinmiyor. Ancak bu efsanevi aşkın izleri, kutuya işlenen aşk ile günümüze kadar taşınmış! Elçinin bıraktığı miras arasından çıkan bir portre ile bir enfiye kutusu! Kaplumbağa kabuğu ve gümüşten yapılan kutunun kapak içinde bir resim varmış… Bu aşkın mitolojik simgelerle özetiymiş adeta! Sere serpe uzanmış aşk tanrıçası Venüs besili bir hindiye baştan çıkarırcasına bakmakta ve sarılmaktaymış. Aşk dağıtan bebek Küpid ise hindiyi zincirle bağlamış. Elçinin soyadı olan Calkoen Dutch’ca ‘hindi’ demektir, elçi de burada görülen hindi gibi iri yarıdır. Venüs ise Beyazgül! Elçinin İstanbul’dan ayrılırken yanında götürdüğü ve mirasında bulunan Liotard imzalı, kimliği belirtilmemiş ama insanın içine işleyen bakışlarla bakmakta olan pastel kadın portresi ise Beyazgül’den başkası olabilir mi?
Beyazgül`ün bu efsane aşk hikâyesi Pera`da yaşanmış bir aşk masalıdır. Calkoen ve Beyazgül Hollanda Sarayı’nda zengin davetler verip, seçkin konukları gereğince ağırladılar. Yaz sıcaklarında ise Karadeniz ve Boğaz manzaralı Belgrad Ormanları yakınındaki kır evinde yaşamayı tercih ettiler. Hollanda Sarayı ise her zaman aşıkların gizli yuvası oldu. Ancak, eski bir cariyeyle konsolosluğa bağlı çalışan birinin evlilik dışı bu ilişkisi uzun süre gözlerden uzakta kalamadı. Calkoen Dresden’e sürgün edildi ve sevgililer ayrıldı. Beyazgül ise İstanbul’da aşkının dönüşünü beklemeye başladı. Beyazgül ve Calkoen uzun yıllar yazışmalarına devam ettiler. Calkoen’in İstanbul’a geri dönüş çabaları ise ancak 20 yıl sonra yanıt buldu. Sonunda Beyazgül’e müjdeli haber gelmiştir. Calkoen İstanbul’a geri dönecektir. Ancak İstanbul’a geri dönmek için hazırlıklarını yaparken maalesef yaşamını yitirir. Beyazgül ise her gün Hollanda Sarayı’nın kapısına gidip aşkının dönüp dönmediğini sorar. Ama acı gerçek Beyazgül’den saklanır. Günler geçer, konsolosun kendisini unuttuğunu düşünen Beyazgül, sonunda kaderine yenik düşer ve bir gün Hollanda Saray kapısının önüne yığılarak hayatını kaybeder.
Bu efsanevi aşk birçok rivayete dayansa da Beyazgül’ün anısının yaşatıldığı bir gerçek! Gerek saray bahçesinde yer alan Beyazgül’ün uyuyan heykeli! Gerekse hayaletini temsil eden ve zaman zaman etkinliklerde sergilenen ışık heykeli!
Osmanlı Saray’ının gizli kalmış aşk hikâyelerinden biri olan bu efsanevi aşk, 540 yıllık tarihi mekanda yeniden hayat buluyor! Hep söylerim, tarihi binaların sanat için kullanılması, sanatın boyutlarını, ihtişamını daha bir gözler önüne serer ve beni inanılmaz etkiler. Tarihi dokusunu kaybetmemiş, mistik ve otantik bir yapıya sahip Hocapaşa Kültür Merkezi böyle masalsı, bir o kadarda hüzünlü aşk hikâyesi için adeta biçilmiş kaftan! Mistik Osmanlı Saray dansları ve egzotik oryantal danslarını, modern dans ile harmanlayarak 17. yüzyılda yaşanmış gerçek bir aşk hikâyesini anlatırken; Köle pazarından Topkapı Sarayı’na giriş… Beyazgül’ün Topkapı Sarayından ayrılışı, onu elçiye götüren kaderi… Hollanda Sarayı’nda eğlenceler… Beyazgül ve elçinin zorunlu ayrılığı, ayrı geçen yıllar… 20 yıllık ayrılığın ardından sevdiğine kavuşacağı haberini alan elçinin ölümü, Beyazgül’den saklanan gerçekler ve yıllarca her gün elçilik kapısındaki bekleyiş… Tarihle iç içe yapılan bu teatral dans gösterisi kostümleri, koreografisi, ışıklandırması, akustiği ve 360 derece video projeksiyon eşliğindeki görüntülerle tarihi Hocapaşa Dans Tiyatrosu’nda insanı büyülemeye devam ediyor…
Yazardan Not1: 1727 yılında İstanbul’a gelen Hollanda elçisi Cornelis Calkoen, İstanbul’da yaşayan Flaman ressam Van Mour’un eserlerine büyük ilgi göstermiştir. Van Mour’a görkemli geçit törenlerini, Boğaziçi`nin birçok köşesini, elçilerin sultanı ziyaretlerini, şölenleri, raks eden Türk kadınlarını, sema yapan Mevlevi dervişlerini betimleyen birçok tablo ısmarlamıştır. Van Mour, Patrona Halil İsyanı`na (1730) da tanık olmuştur. Patrona Halil`i arkadaşlarıyla birlikte betimlediği resim (Amsterdam Devlet Müzesi) 18. yüzyıl Osmanlı tarihinin en ilginç belgelerinden biri olarak sergilenmektedir.
Hollanda elçisi Cornelis Calkoen`in topladığı Van Mour eserleri, 1978`de İstanbul`da Atatürk Kültür Merkezi`nde sergilenmiştir. 2003 yılında da, Van Mour’un resimleri ile çağdaşı nakkaş Levnî’nin eserleri ‘Lale Devri İstanbuluna İki Özgün Bakış - Van Mour ve Levnî’ adıyla Topkapı Sarayı Müzesi’nde sergilenmiştir. Cornelis Calkoen`in topladığı Van Mour eserleri eserleri koleksiyon olarak Amsterdam Devlet Müzesi’ne intikal etmiştir.
Yorumlar