Adil Menemencioğlu

Ressam-Koleksiyoner

Romanlara, filmlere konu olacak kadar zengin, renkli, buram buram sanat-tarih kokan bir hayat hikayesi! Eğlenceli, neşeli, enerjik, çılgın ve en önemlisi saygı-sevgi dolu! Çocuğa, gence, yaşlıya... Çiçeğe, böceğe, yeşile... Sanata kültüre... Geleneğimize göreneğimize... Her şeye ama her şeye karşı koşulsuz saygı- sevgi-hürmet dolu bir yaşam! Her anlamda güzeli arama, anlatma, güzelliklerle dolu bir dünya yaratma serüveninin kahramanı Adil Menemencioğlu!

Sanatla bezenen yaşamlar hep ama hep daha güzel değil midir zaten? Sevgili Adil Menemencioğlu yaşamına neler sığdırmamış ki... Derya deniz kişilerle kurulan eşsiz dostlukların yanı sıra her anısı, her sergisi, her müzayedesi birbirinden değerli dolu dolu bir yaşam!

Kitapla, sanatla, kültürle bezenen yaşamları, dostları seviyorum! Sanat aşığı, üretken, etrafına ışık saçan, pozitif enerjileriyle bana enerji katan bu güzel insanların arasında olmak ve aldığım enerjiyi, ilhamı kalemime yansıtabilmek benim vazgeçilmezim!

Tarihin kokusunu, ruhunu, yaşanmışlıklarını buram buram hissettiğimiz birbirinden değerli yüzlerce serginin, müzayedenin başkahramanı olan Adil Bey’in sanatla bezenen yaşamını keyif içerisinde saatlerce konuşurken anladım ki bu ruha sahip olabilmek, Adana Karaisalı bölgesinin köklü ve geniş ailesine mensup olmasının da bir getirisi idi!

Günümüzde geleneklerimize ve kültürümüze sahip çıkan Ressam Koleksiyoner Adil Bey’in dedesi Menemenci Beylerinden Adil Menemencioğlu’nun Çukurova’nın kurtuluşunda büyük hizmetler gördüğü, Gazi Mustafa Kemal imzasını taşıyan ve kendisine gönderilen 4320 sayılı vesikadan anlaşılmaktadır: ‘Milli mücadelede görülen kahramanlık ve fedakârlığından dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 6. 5. 1926 tarihinde yapılan üçüncü toplantı yılı 95. İçtimaının birinci oturumunda Adanalı Menemenlizade Adil Bey’e bir kıta beyaz şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir.’

Dedesinin kuzeni ise Turgut Menemencioğlu!
Turgut Menemencioğlu ki Namık Kemal’in kızı Feride Hanım’ın eşi Osmanlı’nın son Meclis-i Ayan Reisi Rıfat Menemencioğlu’nun torunu... Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Saruhan Mebusu, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kurucu ve başkanlarından Muvaffak Menemencioğlu’nun oğlu! Turgut Menemencioğlu ki Kahire Konferansı’na ABD Başkanı Roosevelt, İngiltere Başbakanı Churchill ve Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile bir araya gelmiş İsmet Paşa ve Türk heyetine mütercimlik yapmış! İlk büyükelçiliği 1959’da Ottawa, 1963’te ise Washington olmuş.

Menemenlizadeler’in Türkiye tarihine damgasını vurmuş birçok isim ile yollarının kesiştiğini gösteren belgeler, anılar, yaşanmışlıklar... Namık Kemal’den II. Abdülhamit’e, Atatürk’ten İsmet İnönü’ye, Nazım Hikmet’ten Abidin Dino`ya, Zeki Baştımar`dan Sabahattin Ali`ye uzanan akrabalık zinciri ve hikayeleri! Türk siyaset ve diplomasi tarihine adlarını "altın harflerle" yazdırmış bir aile!

Adil Menemencioğlu University of Manchester İnstitute of Science and Technology’de Management Sciences eğitimini tamamladıktan sonra Adana’da uzun yıllar babadan devraldığı şirketi gönülsüz olarak yönetmiş, çiftçilik yapmış, butik işletmiş… Çılgınlıklarla dolu bir yaşamın ilk sinyalini ise ‘Birgün civata dükkanına gelen arkadaş seramik işine girelim dedi...’ cümlesinden anlamam zor olmadı.:) Civata dükkanındaki o gün sonrası işleyen süreç beni benden alırken hareketli, neşeli, enerji dolu uzun yıllar İtalyan Seramik üzerine çalışmalar devam etmiş.
Adil Bey çalışmalarına devam etse de kendini bu işlere ait hissedemediğinden zaman içerisinde sanat aşkıyla ticareti harmanlayabilmiş. Aldığı özel dersler sayesinde zamanının büyük bir kısmını resme ayırarak oldukça önemli yollar kat etmiş. Koleksiyonerlik ise köklü bir aileden gelmenin büyük etkisiyle günlük yaşamıyla paralel yol almış. Koleksiyonları belli bir olgunluğa ulaştığında ise eserlerin paylaşma zamanı geldi diyerek sergilere, müzayedelere başlayan Adil Bey ‘ Uzun süredir resme zaman ayıramasam da içimde bir ukde olarak kaldı… Bu dönemlerde resme tekrar başlayacağım.’ diyor.
Sanatçılarımız için sanat bir yaşam biçimi hatta yaşamın tam olarak kendisidir! Sanat hayattır! Adil Bey de işte bu yaşam biçimine tutkuyla kendini adamış sanatçılarımızdan!

Ticaret, sanat, resim, aile, çocuklar derken 2000 yılında ‘Ver elini İstanbul’ diyerek Beyoğlu Kafe Dino serüvenine başlamış Adil Bey… Sanat kokan, huzur bulunan, keyif alınan, gerçekten sohbet edilebilen bir kafeden bahsediyoruz! Adil Bey söz konusu ise zaten Kafe Dino’nun sıradan bir kafe olmasını bekleyemeyiz! Özenle dekore edilmiş, sıcacık bu kafenin her köşesini, her detayını nasıl tasarlayıp, nasıl işlettiklerini sohbetimizde anlatırken dahi aynı heyecanı yaşıyordu Adil Bey! Mobilyalardan aksesuarlara kadar her detayı özenle seçilen, hangi açıdan bakarsak bakalım kültür sanat kokan, her köşesi ayrı bir incelik sunan kafelere bayılıyorum!

Adil Bey tüm detaylarıyla ince bir zevkin ürünü olduğunu belli eden Kafe Dino ile İstanbul serüvenine başlamış olsa da sanat aşkı her zaman ağır bastığından tüm zamanını sanata ayırmaya karar verir!

Hem sanatçı, hem sanatseverler, hem koleksiyonerler, hem de hayatına renkleri davet etmek isteyenler, kısaca bütün toplum için sanat bir gereksinim, bir kültürel zenginliktir! Toplumun çoğunluğunu sanatı bir kültür değeri olarak yaşayan, ufku geniş bireylerin oluşturduğunu düşünmek isterim hep! Çünkü sanatçı ve sanatseverlerin birbirini etkilemesi, beslemesiyle toplumun kültürel anlamda daha da gelişeceğine inanırım. Sanata tutkuyla, sevgiyle bağlanan sanatçı ve sanatseverler birbirlerini var ederek bu serüveni yaşamaya devam etmelerinin topluma katkısı ise yadsınamaz bir gerçek! Adil Bey’de gerek bilgisi, gerek donanımıyla tam olarak doğru yerde durmayı başaran sanatçılarımızdan!

Nesilden nesile hat, ebru, minyatür, gravür, resim, tezhip, tespih, kaat-ı, taş baskı, Osmanlı dokuma-nakış, elyazması gibi geçmişin ince, zevkli sanat ruhunu yansıtan eserleri Sevgili Adil Menemencioğlu’nun sergilerinde-müzayedelerinde görebilmek beni gerçekten büyülüyor ve ruhumun geçmişle yüzleştiği zamanda yolculuklarımı daha gerçekçi yapabiliyorum. Osmanlı medeniyetinin izlerini taşıyan bu ihtişam ve zarafet içerisinde adate döneme ait bir film şeridi içerisinde buluyorum kendimi!

Özel koleksiyonunda yer alan Atatürk portreleri, fotoğrafları ve İş Bankası Zonguldak Şubesi’ne hitaben yazılmış Atatürk imzalı çekin de sergilendiği Atatürk Fotoğrafları Sergisi’nden... Osmanlı`nın ince ahşap zanaatını gözler önüne seren, hayat tarzını yansıtan ve Anadolu`nun pek çok bölgesindeki eski konaklardan, köşklerden çıkarılan tarihi kapıların sergilendiği Osmanlı`ya Açılan Kapı Sergisi’ne...

Yüzyılı aşkın tarihi olan ve yaldızlar, sedefler, ahşap oymalarla özenle işlenmiş rengarenk, dönemin ruhunu yansıtan Çeyiz Sandıkları Sergisi’nden... Resim, hat, tezhip, minyatür, ebru, kalemişi, tespih, kaatı, gravür, taş baskı, elyazması gibi birçok eserin yer aldığı ’Osmanlı’dan Günümüze’ ve ‘Karma Türk El Sanatları’ sergilerine...

Osmanlı cemiyet ve şehir hayatına ilişkin gravürler, taşbaskılar, minyatürler Osmanlı medeniyetinin ihtişamını gözler önüne sererken, ustadan çırağa aktarılan Osmanlı kitap sanatlarındaki gelişmeye tanık olduğumuz Nesilden Nesile Hat, Ebru, Minyatür ve Gravür Sergisi’nden... Türk El Sanatlarını şekillendiren sanatkarların ince zevkini, ruhunu, geniş hayal gücünü, ayrıntılara verdikleri önemi gözler önüne seren birbirinden değerli kaftanlar, mendiller, şalvarlar, cepkenler, namazlıklar, yatak örtüleri gibi Osmanlı dokuma-nakış eserlerinin yer aldığı Osmanlı’dan Günümüze Sergisi’ne...

Kültür ve sanat hayatının tanınmış koleksiyonerleri arasında yer alan Sevgili Adil Menemencioğlu atalarımızın zarif - ince ruhunu, sanat zevkini tekrar tekrar görebilmemizi sağlarken bu eşsiz sergiler-müzayedeler ile adından da söz ettirmeye devam ediyor! Anadolu ve Osmanlı kültürünü, sanat dallarını tanıtıp farkındalıkları arttırarak insanların ilgisine sunan Adil Bey, tarihe, sanata, sanatçıya, sanat eserlerine ait gönüllerde ki kapıların ardına kadar açılmasını sağlıyor!

Köklü bir aileden gelmenin avantajını da çok iyi kullanarak sanatın, tarihin, eşsiz anıların içinden gelen bir koleksiyoner Adil Bey! Sanata sanatçıya değer veren, sadece kar gütmeyen bir yapıya sahip olduğundan sanat aşkıyla harmanlamış olduğu ticareti yaparken dahi dostlarının çıkarlarını her daim koruyan, çok kazanma arzusu ile yanıp tutuşmayan, eserlerin gerçek değerlerinin anlaşılabilmesi için ilgili profesörleri bulup günlerce incelemelerini sağlayan dost canlısı bir koleksiyoner!

Geleneklerimize ve kültürümüze sahip çıkan Adil Menemencioğlu’nun uçsuz bucaksız sanat dünyasında kaybolurken emeklerinin ve çabasının takdire şayan olduğunu da dile getirmeliyim! Sanat zevki ve anlayışının belirli bir kültür, birikim üzerine inşa edildiğini düşünürsek sanat aşkı, aydınlık yarınlar için bu güzel çalışmalarıyla nasıl yol kat ettiğini görmemek imkansız! Yüreklerimizi sevgiyle yeşertirken, inançla- bilgiyle bir şeyler anlatabilir, farkındalık yaratabilir, ışık olabilir miyim diye düşünürüz ya, Adil Bey de bu düşüncede ve bu azimde birisi!

Adil Bey yüreğindeki öbek öbek sevgi tomurcuklarını yeşertirken içinde hoşgörü, şefkat gibi sıcacık duyguları sanatına, işine yansıtmayı başarabilmiş koleksiyonerlerimizden! Koleksiyonerlik tüm bu güzel duyguları, zarafeti, inceliği içinde barındıran bir meslek dalı bence. Zaten bu güzel duygu ve düşünceler var ise böyle bir olgunluğa erişilip kolleksiyonerlikte hızlı adımlarla yol alınabiliyor diye düşünüyorum!

Sanatın yeni çekim merkezi Dolapdere’de yer alan Galeri Osmanlı’dan Günümüze’de zarafet ve ihtişamın iç içe olduğu sergilerin yanı sıra birbirinden değerli sanatçıların yer aldığı sanat-bilgi-donanım sohbet programlarıyla sanatseverlerle buluşmalar düzenleyip, sosyal amaçlı birçok projeye de dahil oluyor Adil Bey... Şimdilerde ise müzayedelerini, eserlerin ruhuna uygun olarak buram buram sanat, tarih kokan her köşesine, her objesine bayıldığım Faik Paşa Kafe gibi mekanlarda düzenliyor.

Romanlara, şiirlere konu olan büyülü şehir İstanbul`da öyle sokaklara girer çıkarız ki sanki tarihte yolculuklar yaparız! Bu coğrafyada yaşamanın muazzam bir keyfi ve derinliği var. Şehrimizin birbirinden değerli mücevherlerini bulup keşfedebilmek ise aylarımızı yıllarımızı alır. İstanbul’da hikayeler adeta gözümüzün önünden akar ve bizi bulur... Masalsı bir hikayesi olan Faik Paşa Konağı’da işte beni böyle bulmuştu. Ve devamında kültür-sanat hayatının tanınmış koleksiyonerleri arasında yer alan Ressam Adil Menemencioğlu ile tanışmamda!

Geçtiğimiz aylarda "Minik Ressam Duru" başlıklı yazımın son düzenlemelerini yapmak üzere sabahın erken saatlerinde kendimi Faik Paşa Kafe`deki sakin köşemde bulmuştum. Bir anda Sevgili Adil Menemencioğlu`nun birbirinden değerli eserlerinin yer aldığı müzayedeydim artık! Davetsiz misafir olsam da Faik Paşa Otel sahibesi Meral Hanım`ın ve Adil Bey’in zarif davetini hiç düşünmeden kabul ettim.

Yazımın son düzenlemeleri için Faik Paşa Kafe`deki sakin köşemde çalışırken birbirinden değerli ressamlarımızın arasında kendimi bulmam ve birçok sanatçının ne düşündüğü, ortaya ne çıkarmak istediğini bizzat kendilerinden duyabilmek çok etkileyici ve keyifliydi... Sevgili Hocamız Yavuz Selim Gençer ve zarif partnerinin muhteşem tango gösterisi ise günü adeta taçlandırmıştı. Seviyorum sanatsever dostlarla tesadüfleri ve bu tesadüfleri yazmayı!

Adil Bey’in dostluğunun yanında kendisinin derya deniz dostlukları her sohbetimizde beni benden alırken öncelikli olarak aile dostlarından Sevgili Nermin Menemencioğlu ile tanışmış olmak benim için gerçekten büyük bir şans oldu!

Nermin Hanım ki Sultan II. Abdülhamid’in 13 yıl Dahiliye Nazırlığı’nı yapan Memduh Paşa’nın torunu... İngilizce-Türkçe Mükessef Lügat’ı yazan Ahmed Vahid Moran’ın kızı... Turgut Menemencioğlu’nun vefakar eşi… Halide Edip’in hayalindeki Cumhuriyet kızı… Edebiyatçı, ressam, piyanist... Boğaz’daki Kırmızı Köşk kitabının yazarı… Zarif, bilgili, bakımlı, kibar, misafirperver bir Cumhuriyet Kadını!

‘...Odalarında romanlar yazılan, salonlarında notalar yankılanan… Mutluluğun, hüznün, aşkın, dostluğun resimleri duvarlarına asılan… Cumhuriyet balolarına ve pek çok kutlamaya ev sahipliği yapan… Asaletiyle dikkat çeken, sevginin ve kadim bilgilerin paylaşıldığı bu asırlık mekanda Ata’mızın da birçok hatırası olduğunu biliyor muydunuz!...’

‘...Geçmiş ve geleceğin buluştuğu bu özel mekânlarda tarihi yaşamak, yaşatmak ve büyülü atmosferini solumak bana inanılmaz iyi geliyor. Tarihi dokusuyla ruhumuzu okşayan, mücevher niteliğindeki bu yapıları, müzeleri gezmek, kimilerinde söyleşilere, klasik müzik konserlerine katılmak gibisi yok! Geçmişin görkemini yansıtan bu yapılarda tarihin derinliklerine dalabilmek ise benim için bir ayrıcalık! ...’

‘...Anadolu Kulübü’nün Büyükada Şubesi ise tarihiyle, yaşanmışlıklarıyla beni her zaman büyülerken Büyükada`nın eski ve büyüleyici günlerini hissedip, Cumhuriyet balolarına ev sahipliği yapan, tarihi dokusunu kaybetmemiş salonlarında zamanda yolculuklar yapabilmek ise en sevdiğim! ...’

Birçok yazımda benzeri cümlelerime rastlamanız mümkün! Çünkü Cumhuriyet balolarına ev sahipliği yapan bu asırlık binalara bayılıyorum! Atatürk’ün katıldığı baloları yazarken kendimi zaman tünelinden o anlara ışınladığım, tüm zarafetimle buram buram tarih kokan merdivenlerinde, avlularında dolandığım, salonlarında vals yaptığım çok olmuştur.

Sevgili Nermin Menemencioğlu ile sohbetimiz devam ederken ‘ Çocuktum o zamanlar... Yazları Büyükada Anadolu Kulübü’nde yaşarken Atatürk bir grupla geldi. Bende tam karşısındaydım, yanına gittim konuştum kendisiyle çok yakışıklıydı. Baloda askerler bizi dansa kaldırırdı...’ sözlerini duyduğum anı tarif etmem gerçekten mümkün değil!

Çınarımız Büyükada Anadolu Klüp ve Atatürk’ün olduğu bir balodan bahsediyor! Benim için tarifi mümkün olmayan bir duygu! Döneme tanıklık eden dostlarla sohbetlere bayılırım ve inanılmaz ilham alırım! Ama böylesi bir sohbete konuk olabilmek gerçekten büyük bir şans benim için!

Tahmin edeceğiniz üzere bir sonraki yazım bizi kapıda karşılayacak, yola koyacak kadar zarif, misafirperver olan Sevgili Nermin Menemencioğlu ile ilgili olacak. Yaşanmışlık, zarafet yıllar geçse de hep baki kalıyor! Nermin Teyze’nin yaşını tabi ki söylemeyeceğim nazar değmesin:)

Sanatçılarımız, yazarlarımız ışıklarıyla sadece kendilerini, yakın çevresini aydınlatan kişiler olmadıkları gibi karanlıkta olan insanları fark edip aydınlatma çabasıyla devamlı üreten kişilerdir. Sanat var oldukça, yaşanmışlığın izleri ve mirası korundukça, aydınlanma var oldukça, karanlığa her zaman ışık tutacaklarına olan inancımız tam!

Yüreğinizde sevgi tomurcukları her daim filizlenmeye ve yeşermeye devam etsin Adil Bey… Ve pek tabi aşkla yaptığınız insanın ruhunu besleyen, zamanda yolculuklar yapmamızı sağlayan sanatınızla her zaman üretken ve verimli olmaya devam edin… Toplum olarak sizler gibi kıymetli sanatkarlara çok ihtiyacımız var!

Tarihin kokusunu, ruhunu, yaşanmışlıklarını buram buram hissettiğimiz birbirinden değerli sergi ve müzayedelerde görüşmek üzere...

Yazardan Not1: Adil Bey ve Nermin Hanım`ın fotoğraf çekimleri Ahu Tanıtmış tarafından yapılmıştır. @ahu.tanitmis

Yorumlar