Deniz Kabuğunun Peşinden

Çanakkale-Bozcaada

Yıl 2011! Yine kafa dinlemek için tek başıma çıktığım tatillerimden biri. Özellikle dinlenmek, bir şeyler üretmek istediğim dönemlerde ufak, samimi yaşam alanlarını tercih ederim. Tüm bu detayları düşündüğümüzde; olağanüstü doğallığı, ıssız koyları, sualtı yaşamı, geçmişten gelen zengin bağcılık kültürü, muhteşem gün batımları ile Bozcaada beni kendine çekmişti!

Bozcaada şehir turu, uçsuz bucaksız bağların gezilmesi, birbirinden güzel sahilleri, sokakları, gün batımları derken bir gün Bakkal adlı çok şirin bir lokantada yemek yiyordum. Oturduğum yerden sokağı incelerken, karşımda duran tarihi bina dikkatimi çekti. Bu tarihi bina, geçmişten günümüze gelen olayları, anıları, insanları ile Bozcaada’yı ele alan ‘Bozcaada Yerel Tarihi Araştırma Merkezi’ idi. Açıkçası araştırma merkezine girdiğim anda böylesi özel bir mekân ile karşılaşacağımı düşünmemiştim. El emeği göz nuru derler ya, aynen öyle! Hepsi birbirinden özenle seçilmiş, yıllar yılı toplanmış, binlerce tarihi belge taranmış, günlerce dalışlar yapılmış… Her konuda derin bir araştırma! Çocukluktan gelen koleksiyon merakı! Ve çocukluktan kalan tüm koleksiyonlarını, oyuncaklarını atmayıp saklayan dünyalar tatlısı bir anne! Pek tabii Bozcaada’nın kültürel miras ve tarihine sahip çıkma duyarlılığı olan bir kişi! Tüm bu özverili, ama bir o kadar da keyifli, insanın ruhunu besleyen çalışmaları yapan ve halen daha bu çalışmalara devam eden kişi M. Hakan Gürüney!

Hakan Bey, ada kavramı ile ilk kez 8-9 yaşlarında okuduğu Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe isimli kitabında tanışmış. Devamında da adalarla ilgili okumuş olduğu onlarca kitap... Ve çocuk yaşlarda hafızasına kazınan adalardaki bu yaşamlar! Hayal gibi gözükse de bir deniz kabuğunun peşinden 1992’de ilk kez geldiği Bozcaada’da tüm bu hayaller gerçeğe dönüşür. Bozcaada Yerel Tarihi Araştırma Merkezi’nde sergilenenlerin büyük bir kısmı Hakan Bey’in kişisel koleksiyonundan oluşsa da, Türk ve Rum aileleri tarafından bağışlanan ata yadigârı obje, resim ve anılar sayesinde birçok eser Bozcaada ruhu kazanmıştır. Hakan Bey sadece koleksiyonlarını, bağışlanan objeleri sergilemekle kalmamış, Bozcaada’lılarla saatler süren yüz yüze röportajlar yapıp, canlı tanıklardan hem yaşam öykülerini hem de Bozcaada’ya yönelik anıları sesli ve görüntülü olarak kayıt altına almıştır. 5000’den fazla belge ve objeden oluşan Bozcaada Koleksiyonu’nun önemli bir kısmının sergilendiği bina ise 1874 Bozcaada yangınından sonra yapılan binaların en yüksek ve görkemli olanıdır. Ancak üst katlar günümüze kadar korunamamış, tehlike arz etmeye başladığı noktada da bu katlar yıkılarak, geriye zemin üzerinden tek kattan ibaret iki yapı kalmıştır.

Dönem dönem farklı amaçlarla kullanılan binalar 7 Haziran 2006 tarihinde Bozcaada Koleksiyonu’nun sergilenmesi amacı ile T.C. Bozcaada Kaymakamlığı ve M. Hakan Gürüney’in ortak projesi olan Bozcaada Yerel Tarih Araştırma Merkezi’ne tahsis edilmiş. Sergileme kategorik bir şekilde farklı odalarda, farklı dönemleri hikaye eder şekilde düzenlenmiş. Bozcaada Tarihinden bazı anlar, Bozcaada’da Osmanlı İmparatorluğu dönemi, Harita ve Gravürler, Denizciler-Kaptanlar-Süngerciler-Deniz Kabukları, Rum Dini objeleri, Bozcaada’lıların fotoğrafları ve aile yadigârları, Osmanlı Mezar taşları, Bozcaada Kaymakamlığı tarafından bağışlanan camii alemleri, hüccet, senet ve tapu örnekleri, adalılara ait giysiler, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan Bozcaada ile ilgili belgeler, Bozcaada’da günlük yaşam, Bozcaada bağcılık ve şarapçılık tarihi gibi bölümlerden oluşmaktadır. Birçok odada Bozcaada günlük yaşamına yönelik kurgusal mekânlar da sergiye ayrı bir tat katmıştır.

Beş bölümden oluşan Bozcaada fotoğrafları katalogu ise 1900-1955 yılları arasında çekilmiş toplam 92 adet fotoğraftan oluşmaktaydı. Fotoğraf sergisini gezerken güzel bir anım olmuş ve M.Hakan Gürüney ile tanışmıştık. Tesadüf o ki, o ara Nezih Tavlaş’ın ‘Foto Muhabiri Ara Güler’in Hayat Hikayesi’ kitabını okuyordum. Çantamda olan ve henüz bitmemiş kitaptan bir kısmı ‘Ara Güler’le Bozcaada’ bölümünde aramaya başladım. Aradığım, belirtilen yıllar arasında Ara Güler’in Bozcaada balıkçıları ile yaptığı röportaj ve resimleri idi. İlgili resimleri bulamayınca sorumlu bir beye sordum. Muhabbet arasında kitaptan o kısmı bulmaya çalıştık. Ama sonra hatırladım ki Ara Güler ilk röportajı için kendisine Kumkapı balıkçılarını seçmişti. Balıkçılarla birlikte günlerce denize açılmış, sabahın ilk ışıklarında barınaklarına dönen balıkçıları, ağları, tekneleri fotoğraflandırabilmek için balıkçılarla kalmış, yaptıkları işin her anını görüntülemişti.

Sorumu sorduğum bey ise Hakan Bey’in ta kendisi imiş. Ara Güler ve Bozcaada Balıkçıları deyince Hakan Bey de heyecanlanmıştı. ’Gerçekten Bozcaada ise bana bildirirseniz sevinirim’ demişti. Kendisine geri dönüş yapmama gerek kalmadı. Çünkü Kumkapı Balıkçıları ile yapılan bir çalışma idi. Sadece o heyecanla yanlış anımsamışım. Ama o kadar güzel denk gelmişti ki, çantamda Ara Güler’in hayatını anlatan ve sabırsızlıkla bitirmeye çalıştığım bir kitap, karşımda Ara Güler’in aynı dönemlere ait fotoğrafları…

Sanatın hangi dalı ile ilgilenirseniz ilgilenin, özel ilgi alanlarınız, hobileriniz ne olursa olsun, gördüğünüz gibi bir şekilde bir yerde kesişiyorlar. Ve halkalar tamamlanıyor bence! Bu kısım da ayrıca beni çok mutlu ediyor, keyif veriyor. Her an her şeye yetişemesekde temel bir iki ilgi alanımızı olgunlaştırmaya başladığımızda diğerlerinin de paralel olarak olgunlaştığını, peşinden geldiğini görmek apayrı bir keyif!

Hakan Bey ile tanıştığım an yaptığımız muhabbet ve bu özel mekân karşısında Bozcaadalı olup olmadığını sormadım bile! Bozcaada’nın yerel yazarlarından diye düşünmüştüm. Ta ki Hakan Bey tarafından yazılan ‘Tenedos’dan Bozcaada’ya:unutulmuş bir ada hikayesi’ kitabını okuyana kadar. Her şey 1992’de bir deniz kabuğunun peşinden Bozcaada’ya gelişle başlamış! Sadece bu kısımdan bile çıkaracağımız birçok ders var değil mi?

Bozcaada Yerel Tarihi Araştırma Merkezi 31.Ekim.2013 tarihine kadar 10:00 -20:00 saatleri arasında her gün ziyaretçilerini kabul etmektedir. Şiddetle görmenizi tavsiye ederim. Çocukluğumuzdan kalma tipi tip, bakkallarda olan 6’lı bisküvi kutuları dahi görüyor olacaksınız!

Yorumlar