Tarih ve Sanat Yuvası!

Eller Sanat-Taksim

Hitit güneşinden, Tunç Çağı figürlerine; Çini motiflerinden, hat sanatının inceliklerine; Padişah mühürlerinden, Selçuklu minyatür figürlerine; Roma-Bizans dönemi formlarından, Hacivat- Karagöz’e kadar pek çok ayrıntıya yer veren… Osmanlı Kültürünü ve Anadolu Medeniyetleri’ni yaptığı takılar ile yeniden yorumlayan… Binbir emek sonucu ürettiği küpe, kolye, yüzük ve bilezikler ile geçmişimizi geleceğe taşıyan… Yerli ve yabancı turistlerin bir müze gibi ziyaret ettikleri Eller Sanat Galerisi’nin yaratıcısı Nurhan Acun! Beyoğlu`nda İtalyan Santa Maria Kilise idaresindeki mekanı depo olarak 35 yıl önce kiralayan Acun 83 yaşında! Evet yanlış duymadınız, halen üretmeye ve direnerek işine sahip çıkmaya çalışan Nurhan Acun 83 yaşında! Ömrünün 35 yılını sanat ve sanatçılarla dolu bu yuvada geçirmiş!

Acun’un etkileyici hayatını, sıra dışı kariyerini okuyunca Ellerin hikayesini dinlemek, Change.org’da başlatılan ‘35 Yıllık Tarihin ve Sanatın Yok Oluş Çığlığına Ses Verin!’ kampanyasına destek olabilmek için hemen yolla koyuldum! İtalyan Santa Maria Kilise İdaresi, 10 yıllık kiracıları tahliye yasasından istifade ederek, kiracılarını çıkarmak için süreci başlatır. Tahliyeler başlayınca 93 yaşındaki Ressam Rasin Arsebük ve 83 yaşındaki Nurhan Bey’de kendilerini bu kargaşa içerisinde bulurlar. Ressam Rasin Arsebük Postacılar Sokak`taki apartmanın en üst katında bulunan daireyi 42 yıldır ev ve atölye olarak kullanmış. 93 yaşındaki Rasin Bey dört yıl önce kaybettiği eşiyle birlikte apartmana asansör yaptırdıklarını, kalorifer kurdurduklarını anlatıyor birçok söyleşisinde. Ve ne acıdır ki 1 Aralık 2014’te daireyi boşaltmasını istediklerini söyleyip, cümlesini şu şekilde tamamlamış:( “93 yaşındayım tek ümidim Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayı içinde ölmek ve bu ızdıraptan kurtulmak.” Ve cümlelerine şu şekilde devam etmiş:“Çok şeker İtalyan papazları vardı. Ressama saygıları vardı, sanattan anlarlardı. Burayı cennet yapmama imkan verdiler.’ Nurhan Bey ile yaptığım görüşmede Rasin Bey’in geçen sene taşındığını öğrendim. Sağlığının iyi olup halen daha resim yapıyor olması, Eskişehir’de sergi açacak olması ise beni inanılmaz mutlu etti. 94 yaşında ve halen üretmeye devam eden çok değerli sanatçılarımızdan Rasin Bey!

Gelin şimdi birlikte İstiklal Caddesi’nden Tünel’e doğru yürüyerek, minik bir yokuşun üzerinde yer alan bu şirin galeriyi ziyaret edelim! Galeriye girdiğim an hoş bir müzik karşıladı beni… Notalar ahenk ile dans ederken dingin, büyüleyici mekanı heyecanla ve merakla gezmeye başladım. Nezih, etkileyici, el emeği göz nuruyla dolu bu galeri daha girişte kendine özgü havasıyla büyülüyor beni! Birçok yazımda belirtmişimdir: Tarihi dokusunu kaybetmemiş, mistik ve otantik bir yapıya sahip, sevginin ve kadim bilgilerin paylaşıldığı, geçmiş ve geleceğin buluştuğu böylesi özel mekânlar beni gerçek anlamda büyülüyor, mutlu ediyor. Yaşamın, gündemin kargaşasından uzaklaştırıyor. Kendimi zaman tüneline girmiş ve başka bir boyuta geçmiş gibi hissediyorum! Ruhumu besleyen, enerji veren, hayatın zorluklarına karşı zırhımı kuvvetlendiren, olmazsa olmaz ziyaretlerimden!
Ellerin hikayesinin yazıldığı bu galeriye girdiğimde ise bir müzeyi gezer-mişcesine sanatsal takıları tek tek incelemeye başladım. Her taraf ilgi çekici eşyalarla ve takılarla dolu! Ünlü tarihi eserlerin, figürlerin başarılı kopyalarına incelerken, Nurhan Bey’den de hikayelerini dinliyor, tarihin derinliklerine dalıp gidiyordum!

Nurhan Acun eski İstanbullulardan! Yaşı kağıt üzerinde 83 gözükse de heyecanı, azmi, direnişi, nezaketiyle gözlerim yalanlıyor bu gerçeği! Bunca uğraşa: Tahliye davalarına, avukat masraflarına, mahkemelere, evrak geliş gidişlerine rağmen Nurhan Acun bir çoğumuzdan daha genç, daha zinde, daha dinamik ve çalışkan görünüyor. Orada bulunduğum 1 saat içerisinde dahi çabalarına, direnişine, pes etmediğine gözlerimle şahit oluyorum! Mekanın, tarihin ve müziğin doyumsuz uyumuyla sohbetimiz derinleştikçe üzücü, yıpratıcı, sıkıntılı konulara giriyoruz. O zaman bir parça mutsuzluk ses tonuna, mimiklerine yansıyor! Gözlerimin dolmasına engel olamıyorum. Zaten Eller Sanat Galerisi’ne geldiğim ilk an itibariyle gerek müziğin etkisi gerek ortamın büyüsü beni çok duygusallaştırdı. Nurhan Bey yanıma gelip imza kampanyasından bahsederken cümlelerimi toparlayıp ‘Evet biliyorum bu nedenle buradayım sizinle tanışmak için geldim.’ diyemedim. Duygusallığımın gitmesi için sakince Nurhan Bey’i dinledim. Gözlerimin dolması geçip, ses tonumun düzeldiğini hissettiğim anda bende konuya girdim. Birçok tatsız konuyu ele alırken, Nurhan Bey’in her gelen müşteriye imza kampanyası hakkında bilgi vermesi, tek tek müşterilerle ilgilenmesine de şahit oldum. Ve bir çoğumuzun boş vermişliği geldi gözlerimin önüne!

Bu büyüleyici mekan aynı zamanda okul vari gibi bir galeri! Takı tasarım sanatını öğrenmek isteyenler için bir eğitim yuvası! Nurhan Bey dönem dönem gençlere de yer veriyor galeride: ‘Darüşşafaka’dan 12 yaşında küçük bir kız çocuğumuzun mükemmel bir sergisi oldu. Aynı zamanda Çağdaş Yaşam Derneği fotoğraf sergileri yaptı. Heykeltıraşlara, çocuklara yer veriyorum galeride… Gelin izleyin, bende izleyerek öğrendim… Öğrenmek isteyenler, merak edenler gelsin seyretsin. Burası aynı zamanda bir kültür yuvası’ diye ekliyor.

Sohbetimiz devam ederken Nurhan Bey asma katta kitaplarının, kalıplarının olduğunu ifade ediyor. ‘O kitaplar benim hazinem… Kalıplarım var… Buradan çıkmak zorunda kalırsam bu değerleri nereye koyabilirim ki? Eskiciye vermek zorunda kalırım’ diye ekliyor. Asma katı dolaştığımda büyüleyici, dinlendirici, huzur verici bir ortamla ve Nurhan Bey’in dediği gibi hazine ile karşılaştım. Umarım tahliye gerçekleşmez ama olur da gerçekleşir ise bu değerler korunmalı!
Ben dokümanları incelemeye devam ederken baktım ki mutfaktan sesler geliyor. Nurhan Bey’in yardıma ihtiyacı olup olmadığına anlamak üzere kalktım ve benim için çay demlediğini gördüm. Samimi, sıcacık, zaman zaman hüzünlü sohbetimizin yanında, kendimi Nurhan Bey’in şirin mutfağında çay servisi yaparken buldum. Şık çay fincanımdan çayımı yudumlarken yazılı, görsel dokümanları incelemeye başladım. Bir anda bana özel bir çalışma masasının oluşmuş olması ise ayrıca mutluluk vericiydi. İncelemelerime devam ederken Nurhan Bey’in şans meleği kolyesiyle yanıma gelmesi, bana hediye ederken ‘Size Şans getirsin’ diyerek vermesi gerçekten çok etkiledi beni. Şans meleğimi boynuma taktım. Devamında masayı toplayıp, dokümanları yerli yerine koymaya çalıştım. Nurhan Bey ile sevgi dolu bir şekilde vedalaşıp Tomtom Mahallesine doğru yürümeye başladım. Aman Allah’ım! Birden aklıma çay fincanımı mutfağa kaldırıp, yıkayıp yerine koymadığım geldi. Evrakları kaldırırken fincanı kaldırmayı nasıl atladım! Bayağıda yol aldığım için dönemedim ama bir sonraki ziyaretimde tüm çay hazırlığı, servisi, pastaları benden Nurhan Beycim:)

Bilirsiniz yazılarımı içimden geldiği gibi bende bıraktığı duygusal izleri ile yazarım. Mahkeme süreçlerine bağlı olarak mutsuz olsamda bu 1 saatlik zaman diliminde ilham alacağım o kadar konu başlığı vardı ki... Hüzünlü kısımları olduğu kadar çok hoş, keyifli, bilgelikle dolu sohbetimizi içeren konuların hepsini bu yazıya sığdırmaya çalışıp hızlıca yayınlamaya çalışıyorum!
Nurhan Bey’in sıra dışı kariyerine değinecek olursam: 42 yıldır bu nadide takılar tasarlıyor Nurhan Acun! Eller Sanat Galerisi ise bu sanat yuvasında 35 yıldır faal… Tasarımlarında yer alan tarihi motifleri kitaplardan ve müzelerde yaptığı araştırmalar sonucunda orjinal formları kullanarak, zaman zaman da bu formlara kendi tarzına uygun eklemeler yaparak hazırlıyor. Bazen ilgisini çeken eski bir kumaştaki desen üzerine dahi çalışabiliyor. Tüm bu çalışmaların sonucunda ortaya birden çok kompozisyonlar da çıkarmış oluyor. Yenilik arayışını sürekli gündeminde tutan Acun, çizdiklerini büyük bir özenle, enerjiyle takılarda somutlaştırmaya devam ediyor. Türkiye’yi tanıtan birçok broşür ve rehberde adı geçen Acun, galerisinde gerek yerli turistlere gerekse yabancı turistlere Türk kültürünü tanıtıp, ekonomik ürünler sunuyor.

Nurhan Acun, Güzel Sanatlar Akademisi İç Mimari mezunu… İç mimari yaratıcılık güdüleriyle beslenen bir meslek olmasına karşın, takı tasarımcılığına nasıl başladığını merakla soruyorum. Akademi yılları ve öncesinde sanata hep merakı olduğunu belirterek ‘Ağaç oydum, heykel yaptım, kestim biçtim... Derken takı girdi hayatıma’’ dediği anda el işçiliğine olan merakını anlayabiliyorum. Acun, bir süre yaptığı iç mimarlığın kalıcı olmadığını takının ise hem kalıcı hem de kendi özgürlüğünü ortaya koyduğu bir sanat olduğunu düşünüyor; ‘‘Dekorasyonunu yaptığım yer zaman içinde farklı bir giysiye bürünerek benim yarattığım halini kaybediyor. Bu da özenerek, sevgiyle yaptığınız bir işin kısa sürede yok olması demek. Yaptığınız bir takı ise sonsuza dek yaşıyor. Belki benim ürettiğim takılarda yüzyıllar sonra toprak altından çıkacak! Tıpkı atalarımızın yaptığı gibi kalıcı bir şeye imza atmış, nesiller sonrasına örnek olacak bir şey bırakmış olacağım.’’ diyor. Bu gururu, heyecanı, ışığı gözlerinde görebiliyorsunuz Nurhan Bey’in!

Takılara, özellikle antik takılara olan ilgim ve Nurhan Bey’e duyduğum hayranlıkla sorularımı sıralıyorum… Anadolu Medeniyetleri Eserleri ile ilgili tasarımlar yapmanızın, bu alan yoğunlaşmanızın özel bir nedeni var mı? Takıların üzerine tarihi figürler yapmak fikri nasıl oluştu? diyorum. Anadolu Medeniyetleri’ne ilgisinin tarih, müze ve arkeoloji merakından geldiğini ifade ediyor. Güzel Sanatlar Akademisi`ndeki yıllarında tarihe merak sardığını, kütüphaneden çıkmadığını, devamlı araştırma yaptığını ifade ediyor Nurhan Bey; 1983 senesinde Topkapı ve Arkeoloji Müzesi Anadolu Medeniyetler Sergisi’nde kullanmak üzere bazı takıların imitasyonlarını hazırlamasını istemiş. Bu sergis için 60-70 parça hazırlamış Acun. Sonrasında da tarihi eserleri, figürleri incelemeye yoğun bir şekilde devam edip, uygun gördükleri üzerinde çalışmalarını sürdürmüş.

Tarihi eserler, bizlere döneminin dokusu, kültürü hakkında ipuçları verir. Geçmişten geleceğe armağan niteliğindedirler. Tarihi eserlerle yüzyıllar öncesine kadar gidip, yaşamları, dinleri, giyim şekillerini, şehirleşme özelliklerini görebiliyoruz. Bu yüzden de tarihi eserlerin ortaya çıkması, korunması gelecek nesillerimiz için büyük önem taşıyor. Acun’da yıllardır sürdürdüğü çalışmaların asıl amacını şu şekilde açıklıyor ‘ Tunç Çağı’ndan günümüz Türkiye’sine kadar birbirini etkileyen Anadolu uygarlıklarının kendine özgü dokularını, eşsiz değerlerini, kültürlerini tanıtmak ve Türkiye’ye gelen turistlere bunu anlatmak istiyorum’ Müşterileriyle sıcak ilişkiler kuran ve hemen hemen hepsiyle arkadaş olduğunu söyleyen Nurhan Bey’in Amerika’dan Japonya’ya birçok yerde arkadaşları var ve halen kendileriyle iletişim halinde! Anadolu Medeniyetleri’ni takıya taşırken sevgisini katan, el emeğiyle hayat veren sıra dışı bir kariyer! Hayatını sanata, eğitime adamış ve 83 yaşında olmasına rağmen aynı enerjiyle tasarımlarına, eğitimlerine devam eden, bu tarihi mekanı özenle korumuş kollamış, bakım yapmış bir kiracı! Uluslararası camiada dahi ses getirmiş. Yurt içinde ve yurt dışında fuarlara katılmış, birçok ödül almış bir kiracısının olması İtalyan Santa Maria Kilise’nin gururu haline gelmeliyken uygulanan bu yöntemler gerçekten şaşırtıcı!

Hoş görü ve samimiyetin simgesi olan bu kurumlar sadece ticari düşünebilir hale nasıl gelmişler! Nurhan Bey ekliyor ‘Kiliseye yakışmıyor. ibadethane sığınma yeridir. Tek bir yeri olur ihtiyacı olur. Ama bu öyle değil. Bu sokakta birçok dükkan ve daireleri var. Yine caddede birçok dükkanları var’ Nurhan Bey ve Rasin Bey’inde söyleşilerinde belirttiği gibi önceki yönetimlerin yaklaşımları kesinlikle bu şekil de değilmiş. Sanata, sanatçılara saygıları varmış. Ama son yönetim için maalesef bunları söylemek çok mümkün gözükmüyor!

Bu sanatı öğrenmek isteyenler için bir eğitim yuvası olan Eller Sanat Galerisini ziyaret etmek, Anadolu Medeniyetleri’nin takılarını ve özgün çalışmalarını sergilemeye devam eden Nurhan Bey ile tanışmak isterseniz; Galeri’nin en sonunda yer alan masasında çalışmalarına devam eden gülen gözleri, aydınlık yüzü, enerjisi, direnişi ve kucak dolu sevgisiyle sizleri bir İstanbul Beyefendisi karşılayacak! Galeride bulunan her bir ürünün el emeği göz nuru olması değerine değer katarken, 83 yaşına rağmen halen el emeği göz nuruyla sevdiği işine sımsıkı sarılan, direnen Ellerin hikayesini dinlemek için uğrayın ve Nurhan Bey ile tanışın isterim. Gitmeden öncede destek olmak için Change.org’dan mutlaka kampanyayı imzalamanınzı öneririm! 35 Yıllık Sanat Yuvası Kapatılmasın!

Nurhan Bey’in sözleri her şeyin özeti aslında!
‘Eller Sanat Galerisi`ni yürütebilmem için!
Onurum için!
Gelen ziyaretçilerim için!
Bu adam yok oldu dedirtmemek için!
Ölene kadar buradayım!
Zaten 83 yaşındayım!
Yaşananlar insanın gücüne gidiyor…’

Yazardan Not1: Ressam Rasin Arsebük’ün bu apartmandan ayrılırken el yazısı ile yazıp astığı notunu, sizlerle paylaşmak isterim!

Yazardan Not2:Nurhan Acun’un tarih ve sanat dolu 42 yıllık yolculuğunda yurt içinde ve yurt dışında olmak üzere katıldığı sergiler, aldığı ödüllerin özeti!
-1983’de Avrupa Konseyi’nin XVIII. Anadolu Medeniyetleri Sergisi’ne katıldı.1983’de Avrupa Konseyinin XVIII. Anadolu Medeniyetleri sergisine, İstanbul Arkeoloji Müzesi`nin isteği üzerine, müze koleksiyonundaki takıların bazılarının imitasyonlarını başarıyla hazırladı. Bu imitasyınları, İstanbul Arkeoloji, İbrahim Paşa Sarayı, Topkapı Sarayı, Ankara Anadolu Medeniyetleri ve Efes Müzelerinde satışa sunuldu.
-1985’de Wichita, Kansas, USA’daki Book and Art Fair’in jürili karma sergisine davet edildi. 1985’de Wichita, Kansas, USA’daki Book and Art Fair’in jürili karma sergisine davet edildi. Anadolu Medeniyetleri’nin takılarını ve özgün çalışmalarını sergiledi.
-1996’da California’da Saddiebach College’in takı atölyesinde ‘’kakma’’ metodu üzerine yaptığı gösteride Osmanlı Çini motiflerini tanıttı.
-2001-2002 yılları arasında Selçuk Efes müzesi’ndeki ‘Anadolu Esintiler’’ takı sergilerini hazırladı.
-2001’de Kültür Bakanlığı Takı Yarışması’nda Karagöz Hacivat Kompozisyon Özel Ödülü’ne layık görüldü.
- 2002 senesinde Avusturalya-Türkiye Kültür Enstitüsü’nün davetlisi olarak Melbourne’de düzenlenen iki değişik Anadolu Medeniyetleri takıları sergisi coşkuyla karşılandı.
- 2003’te Ayasofya Müzesi Sergi Salonu’nda ‘’Osmanlı’ya Özgü Motiflerle Çağdaş Takı ve Obje Sergisi’ne katıldı.
- 2006’da Istanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Ulusal Takı Yarışması’nda 435 eser arasında ‘’Galata Kulesi ve İstanbul Laleleri’ isimli kompozisyonu, özel takı ödülü aldı.
- 2006’da Polatlı Belediyesi Frig Medeniyetleri’yle ilgili takı yarışmasında, ‘’Frig Kralı’nın Keçileri Hayat Ağacında’’ isimli kemer tokası eseri mansiyona layık görüldü.

Yazardan Not3:: Ressam Rasin Arsebük ile ilgili detay bilgiyi bianet.org adresinde okumuş idim. Teyidini ve detaylarını Nurhan Bey ile görüşerek kaleme aldım. http://bianet.org/bianet/yasam/157216-kiraciya-on-yil-kisitlamasi-tarihi-dukkanlari-kapatiyor

Yazardan Not4:: Sevgili Rasin Arsebük`ün 9 Eylül 2017 tarihinde vefat ettiğini okuyunca derin bir üzüntü hissettim :( Mekanı cennet olsun, ışıklarla dolsun inşallah:(

Yorumlar