Yasemince Gün Batımı

Hekimbaşı-Yalısı

Hekimbaşı Yalısı benim için gerçekten sıradışı! Gerek yalı sahipleri Zerhan ve Süveyda Hanım, gerek sanatçılarımız hepsi çok candan, çok samimi! Yalı sahipleri evlerinin sıcacık bir köşesinde, sevgiyle, zevkle, keyif içerisinde misafirlerini, sanatçı dostlarını ağırlarken, sanatçılarımız bu güzel topluluk karşısında gözlerinden ışıklar saçarak sanatlarını icra ediyorlar. Her konser birbirinden özel! Aynı heyecanı taşıyarak yapılan kusursuz organizasyonlar! Gerçekten görülmeye değer! Kendinize bir iyilik yapın ve mutlaka bu değerlere ortak olun!
Zerhan Hanım ve Süveyda Hanım 20 Nisan 2014 tarihli salon konserinde Quattro Turca topluluğunu ağırlıyordu. Bosphorus Palace’dan çıkıp Hekimbaşı Yalısı’na varmamız on beş dakika… Yalıya vardığımız anda her zaman ki nazikliğiyle Ferit Bey karşıladı bizleri ve çay saati için organize edilmiş olan ön bahçeye yönlendirdi. Gösterişten uzak ama bir o kadar da hoş, zarif hazırlanmış olan ön bahçeye indik… İkinci Köprü bacağının altında, Boğazın eşsiz güzelliğini seyrederek, bahar tazeliğinde, erguvanlar eşliğinde bir çay saati! Bizi de tazeleyen, enerji depolayan mükemmel bir ortam! Böylesi tazelenmelere inanılmaz ihtiyacımız var ne de olsa!

Özlem, Erkan ve ben kokteyl masalarından birine geçtik. Yalılar beni benden alsa da yalı bahçeleri, hele ki bahar aylarında, erguvanlar zamanı apayrı bir tat bırakır bende! Tek kelime ile muhteşem bir ortam! Biz bu ortamın keyfini çıkarırken, biraz da kendimizle dalga geçmeye başladık. Hemen hemen her misafir birbirini tanıyordu. İtiraf ediyoruz, biz cemiyet hayatından değiliz. Ben bir Zerhan Hanım’ı tanıyorum… Ancak kendisini de kokteyl alanında göremedim henüz. Gerçi konukların hepsi birbirinden zarif olduğundan yabancılık çekmiyoruz. Yalnız bu üçlünün hakkını da yemeyelim artarak çoğalmaya başladık, her konsere biraz daha kalabalık gidiyoruz artık! Hakan Bey’e teklifim olacak Teknoloji Gününü yalı konserleriyle taçlandıralım... Yavaş yavaş cemiyet hayatına mı giriyoruz yoksa:) Bunlar eğlence kısmı tabi… Paşa torunları, yalı sahipleri dahi bu kadar sade, zarif, sıcacık, sevgi dolu, samimi, bu kadar içten iken cemiyet hayatı diye bir cümle klasikleşmiş gibi geliyor bana! Önemli olan kişilerin içindeki çocuğu her zaman cıvıl cıvıl tutabilmesi, aydınlık yarınlar için çaba harcıyor olması… İnsanlığa, sanata, sanatçıya önem verip elinden geldiğince bir şeyler yapabilmesi… Bu çabalar büyük bir çoğunluğu ortak payda da birleştirecektir zaten! Zerhan Hanım’ın dediği gibi ‘Biz ailecek profesyonel olup suni olacağımıza, amatör olup sıcak olmayı ve kucaklamayı seçiyoruz.‘

Quattro Turca topluluğunu dinlemek üzere salondaki yerlerimizi alma zamanı… Keyif içerisinde, bahar tazeliğinde yeşilliklerle bezenmiş merdivenlerden ilerliyoruz. Misafirler yerleşirken, biz de salonun köşesinde yerimizi alıyoruz. Erkan ve Özlem’in yüzünde o güzel gülümsemeleri gördükçe ben de ayrı bir keyif alıyorum! Ben zaten böylesi ortamlardan inanılmaz keyif alıp ruhumu beslerken, kendimi şarj ediyorum. Arkadaşlarımın da aynı zevki almış olması beni ayrıca mutlu ediyor. Paylaştıkça çoğalan şeyleri her zaman çok sevmişimdir. İşte ben buna hayatın anlamı diyorum! Bu sırada Zerhan Hanım’ın müzisyenlerle ilgilendiğini, bu nedenle çay saatine katılamadığını fark ettim. Misafirlerini kusursuz bir şekilde karşılamak için son dakikaya kadar her şeyle ilgilendiğine şahit olmak, Zerhan Hanım’ın heyecanının, mutluluğunun size yansımasına neden oluyor. Ve Binnaz Çelik, Günay Çelik, Ceyda Pirali ve Güzin Değişmez’den oluşan Quattro Turca topluluğu salona girer…

Salon konserlerine her katıldığımda ilk kez katılıyormuşcasına bir heyecanla dolar içim… Müzisyenlerin gülüşleri, mimikleri, göz temasları… Her şey, ama her şey çok içten çok samimi… Sanatla bu kadar içten ilgilenen ev sahiplerinin yanı sıra böyle ilgili bir topluluğa karşı sanatlarını icra etmek, sanatçılar için de apayrı bir güzellik, enerji kaynağıdır! Bu eşsiz enerji alış verişi sayesinde sanatlarını tutkuyla icra ettiklerini, ışıl ışıl parlayan gözlerinden anlamak mümkün. Quattro Turca topluluğu Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu`nda uzun yıllar birlikte çalışmışlar. Topluluk konserde değişik kültürlerin etkileriyle bütünleşmiş olan İstanbul musikisinin neoklasik dönem saz eserleri ve şarkılarından oluşan bir repertuarla çıktı dinleyicilerin önüne. Hele ki Güzin Hanım’ın yumuşacık, dokunaklı giriş konuşması gerçekten çok hoştu. Kulaklarımızın pasını konuşmasıyla dahi silmeyi başardı Güzin Hanım. Yumuşacık konuşmasında, sanat ve sanatçıya desteği için ev sahibine teşekkürlerini de sundu. Hele ki şarkılarını icra etmeye başladığında, inanılmaz etkilendiğimi itiraf etmeliyim. Bizleri sesiyle eskilere, eskilerin klasik güzelliklerine götüren büyülü bir ses! Beni benden alan anlardı bu anlar!

Konser sırasında, Güzin Hanım ‘Bu güzel musikiyle aile büyüklerinin ruhları şad olmuştur’ dediğinde Zerhan Hanım annesinin kemençe çaldığını, anneannesinin ise kanun çaldığını ifade edip… Gerçekten ruhları şad olmuştur diye ekledi. Zerhan Hanım ile önceki görüşmemizde ‘Bize düşen Hekimbaşı Salih Efendi’nin adını şanına yakışır şekilde devam ettirmek, dolayısıyla onun ruhunun rahatsız olabileceği hiçbir etkinlik düzenlemiyoruz. Tüm ailesine bir enstrüman çalmayı öğreten bir değerlimize, biz de onun ruhunu okşayacak etkinliklerle cevap vermeye çalışıyoruz ‘ demişti.Her geldiğimde bu özel aileyle ilgili küçük küçük bilgiler alıp, bildiklerim ile pekiştirmek gerçekten büyük bir keyif! Tüm konser boyunca herkesin yüzünde güzel tebessümler, gülümsemeler… Güzin Hanım’ın ara ara göz teması kurmasına kadar tüm ortam büyüleyici. Sevgi dolu, samimi, sıcacık, candan ve keyifli!

Konserin sonunda her zaman olduğu gibi müzisyenlerin yüzlerindeki aydınlığı, sevgiyi, neşeyi, sıcaklığı, gururu tekrar tekrar görmek beni gerçekten çok etkiliyor! Ve devamında Güzin Hanım yumuşacık ses tonu ile ‘ İyi ki varsınız… Sanatta tüm donanım tamam dahi olsa seyirci, dinleyici yok ise gerçek anlamda sıkıntı yaşarız. Çok teşekkür ediyor ve sizi sevgiyle kucaklıyoruz ‘ deyip neşe içerisinde ‘Otomobil Uçar Gider’ şarkısıyla kapanışı yaptı! Ki Otomobil Uçar Gider şarkısı ile kapanışı yapmak çok doğru bir karardı bence... İnanılmaz neşe, keyif ve enerjiyle konseri taçlandırmış oldular! Özlem ve ben kendimizi konserden o ambiyanstan alamazken… Erkan sağ olsun ara ara fotoğraf çekmeye devam etti. Yazılarımda kullanacağım birçok fotoğrafımız var.

Ve akşam güneşini kaçırmadan ön bahçede fotoğraf çekimi için dışarı çıktık. Bugün yapılan tüm fotoğraf çekimlerinde çok eğlendik gerçekten. Neşeli, keyifli, muzipliklerle dolu fotoğraf çekimimizi tamamladık. O arada misafirleri karşı yakaya taşıyan Hekimbaşı Yalısı’na ait tekne kıyıya yanaştı… Erkan karşıya geçeceği için tekneye atladı… Özlem kıyıdan Erkan’ın fotoğrafını, Erkan tekneden bizim fotoğrafımızı çekmeye devam etti... Ertesi gün Özlem ve Erkan’dan aldığım birbirinden güzel geri dönüşler ise beni ayrıca mutlu etti. Yasemince pazarı çok sevmişler, günlerce yüzlerindeki gülümseme gitmemiş…
Keyif aldığım, ruhumu besleyen etkinliklerde bulunup paylaşmak, paylaşımlarımdan böylesi güzel geri dönüşler almam kendi adıma çok güzel olduğu gibi... Arkadaşlarım adına da çok sevindirici. İşlerin hengamesinde hepimize iyi gelen etkinlikler, keyifli ortamlar… Bu güzel enerjinin Özlem ve Erkan’a da geçmiş olması gerçekten çok güzel, sevindirici… Hatta süper! Paylaştıkça çoğalan tüm mutluluklar sizlerle olsun… Bu güzel günün sıkıntılı olan kısmı ise sanıyorum beklentileri çok yükselttim… Bir sonraki organizasyonda Erkan helikopter istiyor!

Yazardan Not:
Yoğun projelerimiz arasında nefes aldığımız küçük kaçamaklarımız sonrası Yasemince keyif yazılarımdandır. Hekimbaşı Yalı ve konserleriyle ilgili detay bilgiler ‘Sıradışı Yalı Sıradışı Konser’ başlıklı yazımda yer almaktadır!

Yorumlar